Bu bloğu kendime söz verdiğim tarihte açtım, yazmak istedim, yazamadım. Tamam dedim, kaygılanma artık, kendini saklama. Evet bir temaya sadık kal ama uzaktan yakından bir akrabalığı varsa ve yazmak istiyorsan yaz. Burası senin limanın.
Böylece yazabildim.
Günlük hayatta da apolitik bir duruşun taraftarıyım ama bu ülkede ve üstelik şehrin içinde yaşıyorsam, duyduklarımı gördüklerimi yok sayarak devam edemem. Hele ki sokaklardan, insanlardan besleniyorken…
Terör. Büyük korku. Yaygın, kronik, sağı solu belli olmaz korku. Kalabalıktan istediğini elde etmenin çirkin bir yolu. Çizgi filmlere vakit ayırmışlar bilir, bir dev canavar vardı, ona ateş edildikçe büyür, bağırdıkça semizleşirdi. Savaştıkça güçlenir. Benim gözümde de terör tam olarak bu. O yüzden umursamamayı deneyelim. Azgın devasa bir köpekle uzaktan yakından bir yol paylaşmak zorunda kaldıysanız bunu tecrübe etmiş olmalısınız; yüreğin boğazında gümbürdese de sakin düzenli adımlar atarak geçmelisin yanından. Koşar bağırırsan-
Ve kesinlikle her zaman daha güzel bir alternatif var: Sevgi. Kolay değil ama herkes başarabildiği kadarını veya bir iki adım daha ötesini denese… Biz çok güzel bir ülkeyiz, milletiz, birliğiz. Birliğimizi ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar bozmayalım inşallah.
‘Şimdi yan yanasın ama yarın onunla da kavga dövüş kapıda’ deseler, hiç yan yana durmadığımla, yüzünü görmediğimle, varlığını bilmediğimle bile oturur lokmamı paylaşırım diyebilsek; demiş atalarımızın içimizdeki tohumlarını yaşatabilsek… Biz çok güzel bir milletiz ve ufak oyunlarla çökmeyeceğiz Allah’ın izniyle.
O yüzden siz, bizi birer rakamdan daha fazla umursamayanlar, boşuna uğraşmayın.