Bataklığımdan kurtulunca bir yıl tanıdım kendime. Kendimi tanımak için bir yıl. Çünkü artık uyanıp, bişeyler yapıp uyuyakalan insanı çok tanımıyor gibiydim. Beni bataklığa bağlayan bütün ipler çözüldükten sonra eve geldim, muzaffer edasıyla değil, her zamanki yabancı edasıyla. İzledim ve ağladım daha önceden de izlediğimi, ne anlattığını anlamadığımı.
Sonra aileden haber geldi, hadi kutlayalım dedi. Ailenin değeri arkadaşlardan yenen kazıklardan sonra anlaşılıyormuş-ama hep mi böyle olmak zorunda? Hazırlanırken o muzaffer mutluluk geldi buldu beni, unutmuyorum o anı, çok önemli biriyle ilk defa karşılaşmışım gibi.
Sayaç başladı, bir yıl, uzun. Kendimi çözerim yanına hayatı bile çözerim gibi geldi. Dertlere deva olurum gibi. Denge şaştı, içimdekini tanıyayım derken dışımdaki garipleşti. Dışımı çözdüm(fazla hızlı!) yataklar batmaya başladı, bu dünyada rahata bi daha hiç kavuşamayacakmışım gibi geldi. Ama geçti. Öğrendim, sadeleştim, nefes aldım. Ama kendimi çözemedim, öyle bir düğüm ki birini çözdüm diye düşündüğün anda üç beş başka düğüm daha!
Derine dalmış olmalıyım ki insanları unutmuşum. Otobüste nereden tutunuyorduk, insanlara nasıl bakıyorduk, reklamlar ne düşünmemizi istiyorlardı? Zaten beceremezdim ama becerir gibi davranmayı da unutmuşum kolayca, ah.
Sayacın ortalarında kendimi tamamen çözemeyeceğimi anlamıştım ama yine de bir umut yok değildi. INTJ, cevaplardan sadece biri.
‘Artık kızım boş oturuyor demek istemiyorum standart bir sürece gir!’ dediler, az sonra dedim peki dedim. Başta huzuruma çomak sokuyorlar gibi geldi ama şimdi ‘iyi ki’. Çalıştım ben de. Limitin 24 saat olduğu çılgın bir macerada savaştım. İndim çıktım boğuldum düştüm ama tatlı bir son ile bağladım(sonucu henüz bilmesem de). Son gün geldiğinde güzel uyanmak istedim başka bir şey değil. Sınav güzel geçsin değil, gün güzel olsun. Oldu da, elhamdülillah 🙂
Sayacın uzatılmış sonunun son döneminde, anladım. Çözmem gerekmiyor, hayatın ipini, kendimi. Sadece bir hedef belirleyip koşmak bize düşen. Durup dinlenirken bile başka bir yoldan aynı hedefe koşmak hep koşmak hep ilerlemek. Ruhun izini bırakmalı bu yollarda. Arkana döndüğünde senin geçmişine takılıp kalmışlara el vermen gerek, geri adım atmak değil bu. Affetmek ve devam etmek gerek, kırıldığını söylersen incinir diye düşündüğünü bile geride bırakmak.
Ve bir süre susmak,
Kısa film harikaydı. Teleskop meselesi biraz kurcalamadı değil beynimi 🙂 Neyse, önemli olan uzakta olmaktı zaten 91 cm. kendinden. Kendini aramak, ona yaklaşmaya çalışmaktı. Yazı da başka güzeldi. Hem hayatı kim çözmüş ki? Maksat gayret bana göre. “Senin için bir şeyler yapıyorum” diyebilmek. Safını belli etmek… Yüreğinize sağlık..
BeğenLiked by 1 kişi
Teleskop mantık hatası gibi duruyor ama değil, sabır varsa açıklamaya çalışabilirim.
Yazılarını beğendiğin birinin yazılarını beğenmesi, kelimeler kifayetsiz 🙂
Bişeyleri çözeceğime inanmış olmak tamamen benim engin saflığım. Yine de kaybetmiş hissetmiyorum, kendimi ararken bir sürü başka güzel şey öğrendim çünkü. Onları anlatayım diyorum sonra debelenmelerimi anlatırken buluyorum kendimi, hep.
Öyle, çok teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Sabır olmaz mı hiç 🙂 Onlara da sıra gelir. Onlarda sabrı öğrenir hem 🙂
BeğenBeğen
91 santim uzakta olan kişinin bir kısım algıları eski yerinde kalmış, görmek gibi. Propriosepsiyon deniyor vücudun bir yerde olduğunun algısı, yer değiştiren o ve bedeni. Görme duyusu eski yerinde kaldığı için pencere ile duvar arasında tur atıyor meteroidi görebilmek için 🙂
Sabırla sıralarını beklesinler o zaman, tevekkül, doğru.
BeğenLiked by 1 kişi
Pencereden dışarı bakarken duvarın içinde olması. Ama teleskop ile bakarken normal bakmasına anlam veremedim. 91 santim 🙂
BeğenBeğen
Eğer camdan bakacak olsa camın önünden bakabilir çıplak gözle veya teleskopla(görmesi aynı yerde) ama başını camdan dışarı çıkaracak olsa kafası toslayacak duvara, vücudu kaymış çünkü. Dokunduğunda da duvarı hissediyor, cam yerine. Camı açmak için duvara dokunması gerek falan filan.
Ben de yıllar sonra anlam verebiliyorum, izleyip geçmiştim oysa 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Hayırlısı :))) bende kaymaya başlayacağım yoksa. Camdan baksana işte. Ne gerek vardı paradoksa… 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Aman aman kaymayalım kendimizden. Bir milim bile ne kadar değerli 🙂
BeğenLiked by 1 kişi